Uzun kaşıklar
1 sayfadaki 1 sayfası
Uzun kaşıklar
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Bir gün ermiş birine sormuşlar:
"Sevginin sözünü edenler ile sevgiyi gerçekten yaşayanlar arasında ne fark vardır?"
"Bakın
göstereyim." demiş. Bir sofra hazırlamış. Sevgiyi dilinden düşürmeyen,
ama dilden gönüle indirmeyen kişileri çağırmış sofraya. Hepsi yerlerine
oturmuşlar. Derken, tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından
da "derviş kaşığı" denilen bir metre boyunda kaşıklar. Ermiş:
"Bu kaşıkların sapının ucundan tutup öyle yiyeceksiniz." diye bir şart koşmuş. "Öyle kaşığın çukur kısmına yakın yerden tutmak yok."
"Peki."
demişler ve çorbayı içmeye başlamışlar. Fakat o da ne? Kaşıkları
götüremiyorlarmış ağızlarına. En sonunda, bu iş olmuyor, vazgeçmişler
çorba içmekten. Öylece, aç aç kalkmışlar sofradan. Onlar sofradan
kalktıktan sonra ermiş: şimdi de sevgiyi gerçekten bilip yaşayanları
çağıralım demiş. Yüzleri aydınlık, gözleri sevgiyle ışıldayan insanlar
oturmuş sofraya. Ermiş:
"Buyurun bakalım." deyince de, her biri uzun
boylu kaşığını çorbaya daldırıp karşısındakine uzatmaya başlamış. Bu
şekilde içmişler çorbalarını. Böylece herbiri diğerini doyurmuş ve
kendisi de doymuş olarak kalkmış sofradan.
"İşte." demiş ermiş, "Kim ki hayat sofrasında kendisini yalnız görür ve doymayı düşünürse, o aç kalacaktır. Ve kim ki, kardeşini düşünür de doyurursa, o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz."
"Sevginin sözünü edenler ile sevgiyi gerçekten yaşayanlar arasında ne fark vardır?"
"Bakın
göstereyim." demiş. Bir sofra hazırlamış. Sevgiyi dilinden düşürmeyen,
ama dilden gönüle indirmeyen kişileri çağırmış sofraya. Hepsi yerlerine
oturmuşlar. Derken, tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından
da "derviş kaşığı" denilen bir metre boyunda kaşıklar. Ermiş:
"Bu kaşıkların sapının ucundan tutup öyle yiyeceksiniz." diye bir şart koşmuş. "Öyle kaşığın çukur kısmına yakın yerden tutmak yok."
"Peki."
demişler ve çorbayı içmeye başlamışlar. Fakat o da ne? Kaşıkları
götüremiyorlarmış ağızlarına. En sonunda, bu iş olmuyor, vazgeçmişler
çorba içmekten. Öylece, aç aç kalkmışlar sofradan. Onlar sofradan
kalktıktan sonra ermiş: şimdi de sevgiyi gerçekten bilip yaşayanları
çağıralım demiş. Yüzleri aydınlık, gözleri sevgiyle ışıldayan insanlar
oturmuş sofraya. Ermiş:
"Buyurun bakalım." deyince de, her biri uzun
boylu kaşığını çorbaya daldırıp karşısındakine uzatmaya başlamış. Bu
şekilde içmişler çorbalarını. Böylece herbiri diğerini doyurmuş ve
kendisi de doymuş olarak kalkmış sofradan.
"İşte." demiş ermiş, "Kim ki hayat sofrasında kendisini yalnız görür ve doymayı düşünürse, o aç kalacaktır. Ve kim ki, kardeşini düşünür de doyurursa, o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz."
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz