KAYIT OL
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Yıkmadan Yapmak

Aşağa gitmek

Yıkmadan Yapmak  Empty Yıkmadan Yapmak

Mesaj  Sercan Usta Salı Ağus. 31, 2010 12:58 am

"YIKMADAN YAPMAK"

Tartışma ne kadar önlemeye çalış sakta
hayatlarımızın içinde... Bir köşe dönüşü kadar yakın; iş de, evde, sokak
da... En yakınımızla, bir daha yüzünü görmeyeceğimiz bir yabancıyla,
yaşlıyla, çocukla, kadınla, erkekle… kasapla, manavla, taksi şoförüyle,
doktorla, müdürle, hademeyle… Ve hatta tavuğuyla kavga edip terlik atan
bir adamı seyretmişliğimden ötürü, tavuğunla bile diyebilirim… Olduk
olmadık zamanlarda… Kendimize olmasa da dolaylı bulunduğumuz durumlarda.
Kızdığımızı yakalayamadık mı alakasız bir masumla... Hepimizin
kendimizi içinde hızlı - yavaş adımlarla bulduğumuz bir olay.

Kulaklarımız
kızarmaya, kalp atışlarının hızlanmaya başlamasıyla durdurulmadığı
taktirde su kaynatan radyatör misali patlama noktalarına kadar
gelebiliyor…

Belki bu yüzden eskinin "Düello" usulünü çok taktir
ediyorum. Tartışma çıktığı anda ve ortamda değil, iki taraf tarafından
da anlaşılacak eşit silahlanmayla ve tanıklar karşısında ileride bir
tarih ve zamanda… Yani hazırlıklı, beklentileri bilinçli şekilde… Yalnız
silah yerine araca; araç olarak da sözcüklere taraftarım. Çocuklara da
sürekli "Elleriniz yerine sözlerinizle konuşmaya çalışın" diye
itişmeleri önlemeye çalışıyorum. Hatta ve hatta yazı yazmaya
başladıklarından bu yana ateşli anlarda konuşmaları kontrolsüz olacaksa,
yazarak birbirlerine hislerini anlatmalarını cesaretlendirmeye
çalışıyorum. Edebiyatları kuvvetlenmese bile yazıya dökme süresince
alevlerin soğuması umuduyla... Kontrolsüz kullanılabilecek sözlerin
kılıçtan derin ve iyileşmez yaralar açabilme kudretini de çocuk yaşlarda
öğreniyoruz. Çocuğun çocuğa acımasızca harcayabileceği sözler hepimizin
çocukluklarında yerini koruyor. "Dört göz", "Şişko", gibileriyle
başlayıp katmerleşebilecek örnekleri hepimizin hafızasında... Yine bu
yüzden çocuklarıma; "Kendine söylenmesini istemediğini başkasına
söyleme" şeklinde papağanlar gibi tekrardayım.

Kontrol
yeteneğini kazanma emeğinin büyüklüğünü taktir ediyorum. Bu kontrol
yeteneği kendiliğinden oluşmuyor. Tam kazanıldı derken "ölen de mi
öldüren de mi?" cinsinden bir olayla tekrar test edilebiliyor. Kontrolün
sağlıklı büyümesi için neler gerekiyor?... Bir yolcu uçağının pilotu
kafasına dayalı terörist silahına rağmen gözünü kırpmadan nasıl soğuk
kanlılığını koruyabiliyor? Bir şoför tehlike anında donup kalmak ya da
çığlık atmak yerine tehlikeden sıyrılabilmek için nasıl harekete
geçebiliyor? Bu anın hazırlığı ne zaman başlıyor? Ne zaman başlatılmalı?


Genlerimize geçmiş "yüz ifadeleriyle konuşma" milli
karakterimizi nasıl unutur, bir Batılının ifadesiz suratını takınırız?
Son derece soğuk kanlı ve duygularını kontrol edebilen bir çevrede
yaşadıkça kendi zayıflıklarım daha da oltaya vurur şekilde... Ne kadar
kendimizi tutmaya çalışsak da bir delik bulup kaçıverebilen nidalarımız
nasıl dizginlenebilir?

Tehlike önceden hesaplanırsa kazalar olsa
bile ufak sıyrıklarla atlatmak mümkün. Tartışmalardan da soğuk
kanlılıkla üstümüzü başımızı yırttırmadan yada karşımızdakini
tokatlamadan çıkmak mümkün olsa gerek. Yıkıcı amaca kullanacağımız her
sözcük sonucunda daha büyüğünü geri getirecektir. İleri - geri derken
yaylım ateşi misali ölümüne olmasının önüne geçilmez. Bu arada
yanımızdan geçen masumlar da kaza kurşununa gidebilirler.

Doğal
olarak kazanamayacağımız savaşa girmemek en akıllı olanı. Şimdi
yazacaklarım ideal şartlar altında yani tartışmanın eşit kuvvetlerde
insanlar ve eşit değerde amaçla yapıldığı durumlarda yarayabilir.
Bunlarda genelde aile içi tartışmalar gurubuna giriyor… İki taraf da ne
pahasına olursa olsun kazanmak ya da karşıdakini kontrol amacıyla
kolları sıvamışsa buna Karakol da yardım edemez! Ama yinede aklımızın
ucunda olması kendimizi anlamamıza yardim eder düşüncesiyle yazılı
düşünmeye devam ediyorum…

Anlaşmazlık konusu olan fikrin niteliği
çok önemli. Bu tartışma gerçek bir olaydan mı, yoksa gocunma gibi hayal
ürünü bir durumdan mı kaynaklı? Ya da zevkler ve renkler gibi konular
mı? Bu şekilde kaynak tespiti yapıldıktan sonra gerçek olaysa
araştırmasını yapmalı. İddialar doğrumu?

Tartışmanın sebebi
farklı algı ise tartışmanın sonu gelmeyebilir. Size armut görünüp
başkasına elma görünüyorsa.... Matematikçi gözüyle şair gözünün farklı
algılaması gibi… İkisi de doğru ama ikisi de farklı alanlara yoğunlaşmış
türde olabilir.

Tartışmanın sebebi fikir farklılığıysa;
fikirlerimiz ahlak, inanç, değer yapısı gibi köklerden uzantılar
olduğundan bu tartışmalar en tehlikeli ve kısır tiplerindendir. Bunlara
girişmemek en doğrusu. Fidanın toprağını değiştirebiliriz ama köklerini
değil.

Tartışmanın yeri ve zamanını iyi tespit etmeliyiz.
Adrenalin uç noktalardayken, sıcağı sıcağına yapılan tartışmalar bir
yere varmaz. Fakat "Sonra görüşürüz!" seklinde şahsın defterine yazmak
da ileriye yatırım şeklinde hırs taşıyacağından olumlu sonuç getirmez.
Sonunda keskin sirke hesabına dönebilir. Her iki taraf içinde uygun ve
sakin bir ortamda karşılıklı fikirlerimizi aktarmak ise tartışmanın
sürüklenmesini önleyebilir.

"Birlikte çözüm arayabilmek amaçlı"
olması tartışmanın yolda kalmaması için şart. Karşımızdakini
anlayabilmek için dinlemeli, Olayı Onun açısından da görmeye
çalışmalıyız. Anlayamadığımız noktalara açıklık getirebilmek için
gereken soruları doyurucu yanıtlar alıncaya kadar sormalıyız.

"Benim
söylediğimi sandığını anladığına inandığını biliyorum ama duyduğunun
benim anlatmaya çalıştığım şey olmadığını senin anlayıp anlamadığından
emin değilim!" şeklinde karmaşık yollara sapmadan... Sözcüklere saplanıp
kalmadan tüm fikri okumaya çalışmalıyız.

Birkaç çözüm yolu
ortaya getirdikten sonra iki tarafa da en uygununda karar kılmaya
çalışmalı. Her iki taraf da tatmin olana kadar bu çözümü aramakta devam
etmeli. Bu tartışmada bir uzlaşma getirmese bile faydalı ve medeni bir
alışkanlık....

Unutma maliki hiç bir sağlam beraberlik fikir
tartışmasız olmaz. Yeterki bu tartışmalar karşı tarafı kırmadan ve
bastırmadan olsun. Böylece sonuçta HEPİMİZ KAZANABİLİRİZ..

Handan Baykan
Sercan Usta
Sercan Usta
Administratör
Administratör

Mesaj Sayısı : 222
Kayıt tarihi : 26/08/10
Yaş : 34
Nerden : İstanbuL

http://sercanustq.tr.gg/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz