KAYIT OL
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Vicdanlı İnsan Olabilmek İçin Vicdan Eğitimi

Aşağa gitmek

Vicdanlı İnsan Olabilmek İçin Vicdan Eğitimi  Empty Vicdanlı İnsan Olabilmek İçin Vicdan Eğitimi

Mesaj  Sercan Usta Salı Ağus. 31, 2010 12:55 am

Sözlükte vicdan, bulma, görme, hissetme, duygu, kişiyi
kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi
ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını
sağlayan güç diye tanımlanmıştır. İnsaflı kimseler için vicdanlı,
insafsız olanlar için de vicdansız kavramı kullanılmıştır. Bu bağlamda
kalp gözü, basiret (kalp gözü açık, basireti bağlı) gibi ifadeler de
kullanılır.
İnsanda var olan şuur, irade,
adalet-iyilik-güzellik eğilimi, sevinç, üzüntü, beğenme-nefret etme,
gelecek endişesi, utanma, insaf gibi duyguların kaynağı vicdandır.
Vicdan,
insandaki ahlaki bilincin adıdır. İnsanın yaratılışında var olan iyi
ile kötüyü birbirinden ayırt edebilme yeteneğidir. İyi ile kötüyü tartan
terazi, ölçek, miyardır. İnsanın içinde var olan iyilikten zevk alma,
kötülükten nefret etme duygusudur.
Vicdan, kişinin hayır ve güzellikten zevk alması, onlarla huzura, doyuma ermesi; şer ve kötülükten rahatsız olmasıdır.Bir
de maşerî vicdan vardır ki o da bir toplumu meydana getiren fertlerin
veya çeşitli millet fertlerinin vicdani hükümlerinin toplamı veya
çoğunluğudur. Bir iyilikten toplum fertlerinin tümünün hoşnut olması ve
ona destek çıkması; bir kötülüğe karşı da topyekûn karşı çıkma ve ondan
rahatsızlık duyulmasıdır. Maşerî vicdan, toplumda iyilik ve
güzelliklerin hâkim olması ve sürecin devamını sağlayan, süreci yöneten
çok önemli bir kontrol mekanizmasıdır. Kur’an, İslam toplumuna iyiliği
emretme ve kötülükten sakındırma misyonunu yükleyerek bu gücü sürekli
çalıştırmayı hedefler.
Kur’an, hedeflediği
iyi/hayırlı/yararlı insanı yetiştirmek için, öncelikle onun iç dünyasını
inşa etmekle işe başlamıştır. Nitekim ilk inen ayetler, insanın iç
dünyasının düzenlenmesiyle ilgilidir. Güçlü bir iman ve o iman
doğrultusunda oluşacak iyi niyet, iyiye temayül, iyiden taraf olma gibi
hususlar Mekke döneminde inen ayetlerin en temel konusudur. Bu konudaki
yönlendirmeler, Medine döneminde inen ayetlerle de devam etmiştir. Demek
ki insanın vicdan eğitimi, vahiy temelli ve devamlı olmalıdır. Böylece
iç bilinç düzeyi aktif olan vicdan sahibi insan, iyilik ve güzelliklerin
adamı olacak, iyilik ve güzellikleri düşünecek, iyilik ve güzellikleri
işleyecek ve başkalarının da böyle olmasını isteyecektir. Aynı şekilde
o, kötülükleri istemeyecek, kötülük kurguları içerisinde olmayacak,
onlara yaklaşmayacak ve başkalarının da kötülüklerden uzak kalmasını
isteyecektir. Huzurlu ve mutlu olmanın yolu da budur. Nitekim hadislerde
bu husus şöyle açıklanmıştır:
“İyilik ve
hayır ahlakın güzelliğidir. Kötülük ve günah, vicdanını tırmalayan ve
halkın bilmesini istemediğin tutum ve davranışlardır.” (Müslim, Birr,
14-15; Tirmizî, Zühd, 52; Ahmed, IV, 182, 228-229)
“İyilik
ve hayır kalbin tatmin olduğu şeydir. Kötülük ve günah da vicdanı
sızlatan ve ona acı veren şeydir. İnsanlar aksine yargıda bulunsalar da
sen aldırma!” (Darimî, Büyu’, 2; Ahmed, IV, 194)
Pek
çok ayetinde Kur’an, kalbin eylemlerinden bahseder ve insanın iç
dünyasının inşasını gerçekleştirme adına anlamlı açıklamalar yapar.
Sözgelimi günahın açığını da gizlisini (bâtıneh) de bırakın. Günah
kazananlar, kazandıklarına karşılık şüphesiz ceza göreceklerdir (Enam,
120) ayetinde geçen bâtıneh kelimesi kalbî günahlar, günaha
niyet/yönelme/tasarlama olarak anlaşılmış olup bunların hepsi insanın iç
dünyası ile ilgilidir.
Vicdanın vahyin
ışığında aydınlanıp onarılması, sahibini mutlu edecek, onu stres ve
buhranlardan koruyacaktır. Zira vicdanlı insan, temiz kalpli insan,
mutlu insandır. Vicdansızlar ise, kötü insanlar olup hep stres ve
buhranların adamıdırlar.
İnsanın düşünüp
yaptığı her iyilik güzellik, onun iç dünyasını imar edecek ve dış
dünyasını da aydınlatacaktır. Nitekim Kur’an’da, hayır onları,
kazandıkları günahlar, kalplerini paslandırıp yenmiştir (Mutaffifîn,
14), tespiti yer alır. Hadiste şöyle buyurulmuştur: Kişi bir yanlış
yaptığında, kalbinde siyah bir leke meydana gelir. Şayet kişi, o
yanlıştan uzaklaşır ve af talep ederse kalbi cilalanır. Tekrar hataya
dönerse kalpteki leke artırılır ve kalbi tamamen kaplar. Nitekim Yüce
Allah’ın hayır onları, kazandıkları günahlar, kalplerini paslandırıp
yenmiştir ayetinde işaret edilen pas budur. (Tirmizî, Tefsîr; İbn Mâce,
Zühd, 29)
Kur’an’ın anlatımına göre Hz.
Yusuf’un saraydaki kadın tarafından kendisine yapılan zina çağrısına
olumsuz cevap vermesini sağlayan Rabbinin burhânı olmuştur. Tercihe
şayan bir görüşe göre, onu günaha düşmekten alıkoyan burhân, Hz.
Yusuf’un zinanın haramlığını ve zina yapana terettüp edecek cezayı
bilmesi, iç dünyasında günaha karşı duran ahlaki bir duygunun
oluşmasıdır. (Bkz. Razî, Mefâtihu’l-Gayb, XVIII, 119-120) Nitekim
konuyla ilgili başka ayetlerde şöyle buyurulmuştur: "Rabbine karşı
durmaktan korkan kimseye iki cennet vardır." (Rahman, 46) "Ama kim
Rabbinin azametinden korkup da kendini kötülükten alıkoymuşsa, varacağı
yer şüphesiz cennettir." (Naziat, 40-41) Hz. Adem’in oğlunu da,
kendisini öldürmeye kalkan kardeşine elini kaldırmaktan alıkoyan şey
Allah korkusundan başka bir şey değildi. O şöyle diyordu: "Beni öldürmek
üzere elini bana uzatırsan, ben seni öldürmek için sana elimi uzatmam,
çünkü ben, âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım." (Maide, 28) Evet,
iyi insan olabilmek için iyilik düşünmek, iyiliği sevmek, iyiliği
benimsemek ve onu içselleştirmek gerekir. Zira iyi düşünen iyilik işler,
kötülük düşünen ise kötülüklere düşebilir. Bunun için kişinin fikri
neyse zikri de odur denilmiştir.
Pek çok
rivayette biz bu bilinç ve içsel gücün yalnızca peygamberlere ait
olmadığını da görüyoruz. İnsan, en olmadık zamanda, beklenmedik
durumlarla karşılaşabilir. Onu her durum ve şartta istikamette tutacak
olan ise güçlü bir iç dünyasının olmasıdır.
Özetlememiz
gerekirse vicdan, iç bilinç düzeyidir. Huzurlu bireyler ve onlardan
oluşacak huzurlu bir toplum için bu gücün zinde tutması gerekir. Bunun
için de bireyin sürekli iyilik ve güzellikle beslenmesi gerekir. İyi
örnekler, iyiliklerin dünya ve ahiret kazanımlarını, iyilerin hayat
hikâyeleri, iyilik menkıbelerini; aynı şekilde kötülerin dünya ve
ahiretteki sonlarını, kötülüklerin dünya ve ahiret kayıplarını anlatan
gerçek hikâyeleri çokça okumak gerekir. Bu konuda Kur’an’da pek çok
örnek vardır. Bu yüzden de vahiy, ruhun en temel gıdasıdır. Zira Allah
ve ahiret inancının zinde tutulması, insandaki iç bilinç düzeyini yüksek
tutacak, bu gücün aktif kalmasını sağlayacak ve onu hep iyiliklere
sevkedip kötülüklerden alıkoyacaktır.
Huzurlu
birey ve huzurlu toplum için, en kritik anlarda bile kendisini gösteren
bu, ’Rabbin burhânı’ demek olan ’Ben Allah’tan korkarım’ duygusunu
vicdanlara kazımak, bu duygu bağlamında iç bilinç düzeyini geliştirmek
ve onu zinde tutmak şarttır. Bu duygunun gelişebilmesi ve aktif olarak
kişileri yönlendirebilmesi/yönetebilmesi için de ruhun, en temel gıdası
olan vahiyle belenmesi kaçınılmazdır.
Prof. Dr. Ali Akpınar
Selçuk Üniv. İlahiyat Fak.
Sercan Usta
Sercan Usta
Administratör
Administratör

Mesaj Sayısı : 222
Kayıt tarihi : 26/08/10
Yaş : 34
Nerden : İstanbuL

http://sercanustq.tr.gg/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz